Efsane 7 Numara kadrosundan oyuncuların yer aldığı Ters Köşe, 2005 yılında TRT’de yayınlanmıştı. Ansızın sona eren dizi, 60. bölümüyle ekrana veda etmişti ancak tam anlamıyla bir final sayılmazdı. Biz de bu güzel diziye yakışır bir finali, seyirci gözüyle kaleme almak istedik.
Hazırladığımız final bölümünü paylaşmadan önce Ters Köşe hakkında biraz bilgi verelim.
Dizide Tuba Erdem, Okan Selvi, Gülden Güney, Taner Ertürkler, Özlem Türkad, Çağlar Çorumlu, Sedef Pehlivanoğlu, Cenk Tunalı, Haluk Yüce, Murat Orkun Çerçi, Kayhan Teker ve Bora Topçubaşı rol aldı. Son dört isim dışında, oyuncuların diğerleri 7 Numara dizisinden tanıdığımız simalardı. Senaryo danışmanı Oya Yüce’ydi; senaryoyu ise Ayça Mutlugil ve Alev Toprakoğlu kaleme almıştı.
Eşinden ayrılan ve geçim sıkıntısı yaşayan Devin, iş aramaya başlamış ancak bir türlü iş bulamamıştır. Bir gün yolu Ters Köşe adlı spor gazetesine düşer. Sekreterlik için başvurmak ister fakat ilanları karıştırdığı ortaya çıkar. Ertesi gün ise kayıp kardeşi Deniz’in kılığına girerek gazeteye yeniden başvurur ve bu kez yazar olarak işe kabul edilir. Böylece Devin’in Ters Köşe macerası başlamış olur. Ama ne macera… Hem Emre’ye aşık olur hem de her gün yaşadığı yeni olaylarla, bunalımlı günlerini unutur.
Ters Köşe Seyirci Finali (Naçizane)
Devin her zamanki gibi işe geç kalır ve söylenip durur. O sırada eski kocası Burak gelir ve Ömür’ü sorar fakat Ömür çoktan okula gitmiştir. Burak Devin’i oyalarken konuyu ona olan sevgisine getirir. Devin, dün de söylediği gibi hayatında kimsenin olmadığını ve olmayacağını yineler, onu evden gönderir ve işe gitmek için hazırlanır.
İşe vardığında Tayfun Baba’nın henüz gelmediğini görünce rahat bir nefes alır. Bu sırada Sinan, Mehmet’in dünkü itiraflarıyla alay etmektedir:
“Annenin verdiği sütü içmedin ha! Demek atlet giymiyorsun ha!” diye takılır. Mehmet, bunları nasıl bildiğini anlayamaz çünkü dünkü maskeli baloda itiraflarda bulunduğu kişinin Sinan olduğunu fark etmemiştir. Sinan işi daha da ileri götürür ve şantaj yaparak Mehmet’ten para koparmaya çalışır.
Bu sırada Emre kara kara düşünmektedir. Hâlâ dünkü esrarengiz kadının etkisinden kurtulamamıştır. Ondan geriye sadece bir ayakkabı teki kalmıştır.
Olan biten sırasında Deniz masasına geçer ve Emre’nin durgun hâli dikkatini çeker. Kendisi de yaşadıklarının etkisinden kurtulamamıştır. Ancak erkek kılığında “Deniz” olarak yaşamak zorundadır. Çünkü hem Emre’ye açılmaya cesaret edemez hem de ailesini geçindirmek için çalışmak zorundadır.
Tayfun Baba hızla odaya girer. Emre’nin halini gören Deniz, dayanamaz ve yanına giderek onu teselli etmeye çalışır. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi konuşur ve Emre’nin rahatlamasını sağlar. Emre, Deniz’in samimiyetinden etkilenir ve içini döker. Aşık olduğunu itiraf eder. İçini dökmek Emre’ye iyi gelir. Teşekkür etmek için Deniz’in gözlerine bakar ve birden beyninde bir ışık yanar.
Emre, Deniz’in gözlerinde Devin’i, yani dünkü esrarengiz kadını görür ancak önce bunu anlamlandıramaz. Deniz masasına geçer. Emre düşünmeye devam eder; aklındaki tek şey, esrarengiz kadınla Deniz arasındaki benzerliktir.
Emre’nin bakışlarından şüphelenen Deniz gazeteyi açar, yüzünü gizlemeye çalışır. Fakat bu hareketi Emre’nin dikkatini daha da üzerine çeker.
Yoğunlaşan Emre, Deniz’in bir kız kardeşi olup olmadığını düşünür ama tavırlarına da anlam veremez. Derken kafasında şimşekler çakar, yerinden kalkar ve gözlerini Deniz’e diker.
Deniz tir tir titrer. Bu durum ofistekilerin de dikkatini çeker. Devin artık kimliğinin açığa çıktığını anlar. Emre’nin bakışları üzerindeyken hiçbir şey düşünemez. O sırada Emre bir hamle yapar ve Deniz’in bıyıklarını, sakalını çıkarır.
Artık Deniz yoktur. Devin’in foyası ortaya çıkmıştır. Herkes şok içindedir. Emre bir yandan sevinir, bir yandan yıkılır: “Sen kimsin?” diye sorar.
Mehmet, Deniz’in bıyıklarını Emre’nin elinde görünce bayılır.
Devin her şeyi anlatır: “Size yalan söyledim. Ama sadece yalan değil, doğruları da söyledim.” Sonra Emre’ye dönerek “Seni çok seviyorum” der. Emre ise afallar, ne yapacağını bilemez. Bir anda hem Devin’in itirafı, hem esrarengiz kadının Deniz çıkması hem de aşık olduğu kişinin aslında yanı başında olması onu sarsar. Donuk bakışlarla yere bakar.
Olayların iyice karıştığını gören Tayfun Baba, her zamankinden farklı olarak etkileyici bir konuşma yapar. Ofiste artık yalan duymak istemediğini söyler ve herkesin etklerindeki taşı dökmesini, tüm itiraflarını şu an yapmalarını emreder.
- Sinan, Gül’e olan aşkını açıklar.
- Tonguç, Zeliha’ya onu çok sevdiğini haykırır. Zeliha da aslında ondan hoşlandığını ama bunu kendisine bile itiraf edemediğini söyler.
- Mehmet, bara gittikleri akşamlarda annesine “mesaideyim” diye yalan söylediğini itiraf eder.
Tüm bu itiraflar Emre’yi yumuşatır. Şaşkınlığını üzerinden atar ve Devin’in aşkına karşılık verir. Dün gece elinde kalan ayakkabıyı Devin’e giydirir. Devin, erkek kıyafetlerinin altında kadın ayakkabısıyla oldukça komik görünür.
Herkes gülüp rahatlamışken ortalık bir anda karışır; çünkü ofise Nilüfer ile Taner gelir. Kargaşanın nedeni, Taner’i deli sanmalarıdır. Taner’i tanıyan Zeliha, olayı kısa sürede çözer ve durumu açıklığa kavuşturur. Nilüfer ve Taner müjdeli bir haber getirir: Bebekleri olacaktır. Yanlarında gelen Ömür ise annesinin yanına koşar. İki Fenerbahçeli, Ömür ile Emre, göz kırparak birbirlerine bakarlar…
İşte tam o sırada Mehmet yeniden bayılır. Çünkü içeriye Deniz girmiştir. Halbuki Deniz içeridedir. Mehmet bunun nasıl olduğunu anlayamaz ve bayılır kalır. İçeriye giren kişiyse, Devin’in kayıp erkek kardeşi Deniz’dir. Herkesin şaşkın bakışları önünde abla, kardeş birbirine sarılır.
MUTLU SON